Kartpostallarda Yedikule Hisarı

İstanbul’un pek çok dönemine tanıklık eden, Bizans’tan Osmanlı’ya şehrin en önemli yapılarının başında gelen Yedikule Hisarı ve çevresinin tarihi, kartpostallarla gözler önüne seriliyor. Dr. Öğr. Üyesi Zeynep Emel Ekim’in alanında nadir çalışmalardan biri olan Kartpostallarda Yedikule Hisarı kitabı hem kartpostal hem de semtin tarihine görsel bir yolculuk sunuyor.  

Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi Güzel Sanatlar Meslek Yüksekokulu Müdürü Dr. Öğr. Üyesi Zeynep Emel Ekim, 19. yüzyıl sonu ve 20. yüzyıl başı arasındaki zaman dilimini kapsayan kartpostallardan oluşan ve Yedikule’nin mimarisi, ticareti, endüstrisi ve sosyal hayatı yanında ülkenin askeri ve siyasi tarihi hakkında da önemli bilgiler veren Kartpostallarda Yedikule Hisarı kitabını okuyucuyla buluşturdu. Ekim’in on yıldır üzerinde çalıştığı kitap Fatih Belediyesi Kültür Yayınları’nca kültür dünyasına sunuldu.

Stratejik konumu ile Bizans’tan Osmanlı’ya, İstanbul için önemli bir bölge olan Yedikule semti, Bizans İmparatorluğu’nun yıkılışına, İstanbul’un fethine de şahit olmuş bir mekân. Semtin en önemli yapılarından olan Yedikule Hisarı ise iki medeniyette de bölgenin savunmasında baş rolde bulunmuş. Osmanlı döneminde mahalleler, mescitler, çeşmeler, debbağhaneler ve diğer vakıf eserleri ile çevresi sarmalanan yapı; devlet hazinesi, hapishane ve hayvanat bahçesi olarak da kullanılmış. Bugün müze olarak hizmet veren ve ortak kültür mirası olan Yedikule Hisarı, adını verdiği semtle birlikte kartpostallarda sayısız kez resmedilmiş. Bu kartpostalları bir araya getiren Dr. Öğr. Üyesi Zeynep Emel Ekim, fotoğrafçı, editör, matbaa, seri numarası gibi bilgileri de vererek tarihe önemli bir belge kaydediyor.

 

Türkçe ve İngilizce olarak iki dilde hazırlanan kitap; Yedikule ve Mevlanakapı Arasındaki Surlar, Mevlanakapı ve Edirnekapı Arasındaki Surlar, Mermer Kule, Yedikule İç Kapısı, Yedikule Dış Kapısı, Küçük Altın Kapı, Yedikule Hisarı, Altın Kapı ve Yedikule Çevresi olmak üzere dokuz ana bölümden oluşuyor. Bölümlerde yer alan her bir kartpostalın yanında resmin nereye ait olduğu, editörü, fotoğrafçısı, matbaa bilgisi, seri numarası, ön ve arka yüzündeki yazılar açıklanıyor. Bazı kartpostalların üzerindeki mühür ve pul gibi detaylar ise posta tarihi için kaynak teşkil ediyor.

On yıllık bir emeğin ürünü

Okuyucuları Yedikule ve etrafına doğru tarihi bir yolculuğa çıkartmak istediğini dile getiren Dr. Öğr. Üyesi Ekim, “Bugün kullanımı neredeyse unutulmuş olan kartpostallar, 19. yüzyıldan başlayarak 20. yüzyılın ikinci yarısına kadar önemli bir iletişim, tanıtım, gündem oluşturma, algı yaratma aracı olarak kullanılmış. Dünyanın pek çok ülkesinde kartpostallar tarihine dair birçok kitap mevcutken ülkemizde bu konuda maalesef yeteri kadar eser ortaya konmamıştır. Bu yüzden yaklaşık on yıldır üzerinde çalıştığım bu kitabın İstanbul’un yazılı ve görsel tarihine katkı sağlayacağını temenni ediyorum.” diyor.

Kartpostal ve fotoğraflar üzerinden bugün izleri silinmiş birçok bilginin edinerek yeniden ihya çalışmalarının yapılabileceğini söyleyen Ekim, “Örneğin; Sébah&Joaillier’e ait olan bir fotoğraftan Yedikule Hisarı’nın Küçük Altın Kapısının üstündeki Sultan II. Mahmud’un mermer tuğra ve etrafındaki kalem işlerini, tahrip olmadan önceki hâliyle görebiliyoruz.” diye konuşuyor.

Kartpostalların aynı zamanda yitirilen bazı meslek grupları ile o dönemin sosyal yaşantısını, kentsel değişimi ve gelişimi de bir ölçüde gözler önüne serdiğini söyleyen Ekim, şöyle devam ediyor:

“Yedikule sahil kesiminde, Fatih Dönemi’nden beri var olan debbağhaneler Tanzimat dönemi ile yerini yeni sanayi tesislerine bırakmaya başlamış, bunlara bağlı olarak da bir takım meslekler önemini kaybetmiştir. Yedikule Hisarı etrafında Yedikule Gazhanesi, Cer Atölyeleri gibi sanayi tesisleri de kartpostallarda izlenebilmektedir. İşte bütün bunlar Yedikule semtinin kimliğinin ve orada süregelen sosyal hayatın değişimlerinin nedeni olmuştur.”

Kulenin külahları belgelendi

Kitapta ele alınan önemli konulardan biri de Hisar’ın kulelerini bir dönem örten külahların belgeye dayandırılarak tarihlendirilmesi. Kulelerin külahlarla örtülü olduğu dönemin en erken örneklerine 16. yüzyıla ait Schweigger’in gravürü ve Matrakçı Nasuh’un minyatüründe rastlanıyor. 19. yüzyılda da gravür ve resimlerde Hisar kulelerindeki külahlar görülmekte. 20. yüzyıla gelindiğinde ise külahlar ortadan kalkmış. Gravür ve resimlerde görülen bu konuyu 1806’ya ait bir belgeyle ortaya koyan Ekim, belgenin transkripsiyonu da yayınlıyor.

Yedikule Hisarı’nın 1870’li yıllarda çekilen fotoğraflarında bir dış kapısı olduğu da görülüyor. 20. yüzyıl başlarında dış surun kısmen yıkılması nedeniyle kapı da günümüze ulaşamamış. Kitapta dış kapının var olduğu zamanlara ait bir kartpostalı görmek de mümkün.

Hocamızın kartpostal koleksiyonunda nadir örnekler de mevcut. Bunlardan biri W. Evans & Co. (Avusturya Lloyd Deniz Acentesi) firmasına ait. Kitabın kapağını da süsleyen bu firmaya ait kartpostalda mezarlık tarafından III. Ahmed Kulesi görülüyor. Üzerinde Sultan Reşad tuğralı ve ay yıldızlı iki adet pul ile Osmanlıca “Belçika’ya gidecektir” ifadesi yer alıyor. Kitaptan öğrendiğimize göre kartpostallar propaganda amaçlı da kullanılmış. İttifak Devletlerine ait bir kartpostalın arkasında I. Dünya savaşı sırasında ilan edilen Cihad-ı Ekber metni ve şeyhülislam fetvası bunun işareti.

Kartpostalın 128 yıllık tarihi

Osmanlı Devleti’nin de katılımcısı olduğu 1893 Chicago Dünya Sergisi’nde ortaya çıkan ve buradan dünyaya yayılan kartpostallar, Osmanlı’da sadece iki yıl sonra Avusturya-Macaristan uyruklu Max Fruchtermann tarafından basıma sunulmuş. İlk örneklerde panoramaların yanı sıra gündelik yaşam, portreler ve siyasi olaylar resmedilmiş. Dönemin kültürel ve sosyal hayatı hakkında önemli ipuçları veren kartpostallar yakın tarihimizde özellikle bayram, yılbaşı ve doğum günlerinde kutlama ve haberleşme araçlarıydı. Şimdilerde ise yerini dijital dünyanın hazır kutlama mesajlarına bırakan bir eski zaman izi.

----

Zeynep Emel Ekim hakkında

Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Sanat Tarihi ve Arkeoloji Bölümü’nden mezun olan Ekim, 2004’te Kadir Has Üniversitesi’nde İşletme Yönetimi Yüksek Lisansını, 2018’de ise Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nde doktorasını tamamladı. 2018-2021 yılları arasında Medipol Üniversitesi Güzel Sanatlar Tasarım ve Mimarlık Fakültesi’nde çalışan Ekim, 2020’den beri Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi Güzel Sanatlar Meslek Yüksek Okulu Müdürü olarak görev yapıyor. İstanbul Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulları’nda sanat tarihçisi üyesi olan Ekim’in çalışma alanları arasında; 19. yüzyılda Osmanlı Dönemi mimarisi, kültürel ve doğal miras, kültür varlıklarının korunması ve restorasyonu, kent arkeolojisi ve mimarlık tarihi yer alıyor.